Using Structural Equation Modeling to Investigate Students’ Reading Comprehension Abilities

In this study, Structural Equation Modeling was used to determine the factors that affect reading skills. To determine the factors data of PISA 2009 was used. It assessed students’ capacities to apply knowledge and skills in reading, mathematical and scientific literacy. It describes some wider findings about what lies behind results. Structural Equation Modeling is examined and four independent latent variables as “reading attitudes,” “study habits,” “stimulate,” and “strategies the teacher used” are determined. It was observed that the most important variable was the “strategies the teacher used” (γ=0.33). The second important latent variable that affected the students’ reading comprehension skill was “teacher stimulating students”(γ=0.26). Another latent variable affecting the students’ reading comprehension level was observed as “the students’ study habits” (γ=0.22). The final latent variable was “attitude towards reading” (γ=0.16)ABSTRACT In this study, Structural Equation Modeling was used to determine the factors that affect reading skills. To determine the factors data of PISA 2009 was used. It assessed students’ capacities to apply knowledge and skills in reading, mathematical and scientific literacy. It describes some wider findings about what lies behind results. Structural Equation Modeling is examined and four independent latent variables as “reading attitudes,” “study habits,” “stimulate,” and “strategies the teacher used” are determined. It was observed that the most important variable was the “strategies the teacher used” (γ=0.33). The second important latent variable that affected the students’ reading comprehension skill was “teacher stimulating students”(γ=0.26). Another latent variable affecting the students’ reading comprehension level was observed as “the students’ study habits” (γ=0.22). The final latent variable was “attitude towards reading” (γ=0.16)

Implementation Of Of Non-Pharmacological Birth Facilitator Methods on a Nulliparous Pregnance Case

Doğum, bilinen en şiddetli ağrı kaynaklarından biri olarak tanımlanmakta ve bu süreçte yararlanılan farmakolojik (FAKY) ve non-farmakolojik (NFAKY) ağrı kontrol yöntemlerinden söz edilmektedir. FAKY'in, hissedilen fiziksel doğum ağrısını ortadan kaldırdığı, NFAKY ise ağrı yaşamayı önlediği vurgulanmaktadır. Bu vaka raporunda, habitual abortus hikayesi olan gebeye prenatal doğuma hazırlık eğitimi verildikten sonra doğum destekçisi tarafından NFAKY uygulanması bildirilmiştir.Vaka Raporu: Yirmi sekiz yaşındaki nullipar gebe doğuma hazırlık eğitimi ve doğum desteği için birinci yazara yönlendirilmiştir. 23 Nisan 2015 saat 00:45'te 38,2 gebelik haftasında doğum eylemi başlayan AE'nin travay ve doğum sürecine doğum destekçisi ve eşi dahil olmuştur. Doğum sürecinde bazı NFAKY (loş ortam, müzik, tamamlayıcı sıvı ve gıdalar, aktif doğum pozisyonları, aromaterapi, akubası, buz kesesi, masaj, duş, ıslak sıcak uygulama, solunum egzersizleri) kullanılmıştır.Sonuç ve Öneriler: Doğumda yapılan uygulamaların; gebenin anksiyetesinin giderilmesi, hissedilen ağrı düzeyinin hafifletilmesi, perinede hissettiği baskının azaltılması ve kontraksiyonların indüklenmesinde dikkate değer etkisi görülmüştür. Gebenin doğumdan memnuniyeti yüksek olarak belirlenmiştir. Bu vaka sonuçları ışığında benzer özellikleri taşıyan gebelerde mümkün olduğunca doğuma hazırlık eğitimlerinin ve doğum destekçisi eşliğinde NFAKY kullanımının yaygınlaştırılması önerilmektedir.Giving birth is one of the most severe pain inducing experiences with both pharmacological (PPCT) and nonpharmacological pain control methods (NPPCT) used during the process of delivery. In this case report, NPPCT's implementation was reported by the birth supporter after prenatal preparation and training for birth was given to a pregnant woman who wanted a normal delivery and had a history of premature spontaneous abortions.Case Report: The 28-year-old nullipar was directed to the first author of this article for prenatal training and birth support. On April 23, 2015 at 00:45, week 38.2 of gestation the birth began, and AE's labor and birth process is attended by a birth attendant and her husband. NPPCT (dim light, music, complementary liquids and foods, active birth positions, aromatherapy, acupressure, ice bags, massage, shower, wet hot applications, and breathing exercises) were used during labor and birth process .Conclusions and Recommendations: Applications at birth had considerable effects on reducing the anxiety of the pregnant woman, relieving the level of pain felt, reducing perineal pressure, and inducing contractions. Intrapartum birth satisfaction of pregnant woman was found to be high. In the light of these results, it is recommended that the use of NPPCT assisted by birth supporters should be promoted as much as possible in the case of pregnancies with similar characteristics in preparations for birth

Turistlerin kalabalık algısının alışveriş davranışlarına etkisi

Ulusal Turizm Kongresi (20. : 2019 : Eskişehir, Türkiye)Bu çalışma, turistlerin alışveriş deneyimleri esnasında algıladıkları kalabalığın genel alışveriş memnuniyeti ve harcama miktarı üzerindeki etkisinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla, Antalya’nın Kaleiçi tarihi bölgesinde alışveriş yapmış olan 409 Alman turistin katılımıyla bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, kalabalık algısının ‘mekân’boyutu memnuniyet üzerinde olumsuz;‘insan’boyutu ise olumlu bir etkiye sahiptir. Ayrıca alışveriş harcamasının miktarı üzerinde kalabalık algısının ‘mekân’boyutunun anlamlı bir etkiye sahip olmadığı, ancak ‘insan’ boyutunun olumsuz etki yaptığı görülmüştür.No sponso

Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının iletişiminde sosyal medyanın marka farkındalığına etkisi : çocukların eğitimine yönelik projeler üzerine bir araştırma

Değişen ve gelişen dünya düzeninde, toplumların ve bireylerin kurumlardan beklentileri de değişmektedir. Kurumların artık sadece üretim yaparak ve karlarını maksimize etmeye çalışarak varlıklarını sürdürebilmeleri mümkün görünmemektedir. Bu noktada, kurumsal sosyal sorumluk kavramının kurumlar açısından önemi gün geçtikçe artmaktadır. Kurumların, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışını benimsemeleri ve çeşitli kampanyaları hayata geçirmelerinin yanı sıra kampanyaların iletişimini de iyi yönetmeleri gerekir. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, kurumların kurumsal sosyal sorumluluk iletişimine de yansımakta ve etki etmektedir. Yaygın bir biçimde kullanılan iletişim ortamı olarak sosyal medya, kurumsal sosyal sorumluluk iletişiminde de hedef kitleye ulaşabilmek ve marka farkındalığını artırabilmek açısından oldukça önemli bir role sahiptir. Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının kurumların sürdürülebilirliklerine, marka farkındalıklarına katkıları yanında toplumsal katkılarının olduğu da genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Çocukların eğitimine yönelik kurumsal sosyal sorumluluk kampanyaları ise iyi yetişmiş insan kaynağının sağlayacağı katkılar nedeniyle toplumsal ve kurumsal amaçları bir araya getirmektedir. Bu bakış açısından hareketle, bu çalışmada, çocukların eğitimine yönelik kurumsal sosyal sorumluluk kampanyaları ele alınarak, bu kampanyaların iletişiminde sosyal medya kullanımının marka farkındalığı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, çocukların eğitimine yönelik kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının iletişiminde sosyal medyanın marka farkındalığına olumlu yönde etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır.--------------------Expectations of the society and the individuals change with the changing and developing world order. It appears unlikely for enterprises to survive merely via production and maximization of profit. At this point, the concept of corporate social responsibility gains more importance with each day. In addition to the adoption of the understanding of corporate social responsibility and the execution of various campaigns by enterprises, they must also be managing the campaign communications very well. Advances in communication technologies are reflected onto corporate social responsibility communications and affect them. As a commonly used communication setting, social media plays a key role in reaching target audiences and increasing brand awareness in corporate social responsibility communications. It is a widely accepted approach that corporate social responsibility campaigns provide social contributions besides those towards the sustainability and brand awareness of enterprises. Corporate social responsibility campaigns regarding children’s education, on the other hand, merge social and corporate objectives, for they would contribute to well-educated human resources. From this perspective, this study focuses on corporate social responsibility campaigns for children’s education and examine the use of social media in the communication endeavors of these campaigns with respect to their influences on brand awareness. The study concludes that using social media in corporate social responsibility campaigns for children’s education has a positive influence on brand awareness

Fen Başarısındaki Artışın Belirlenmesinde Madde Tepki Kuramına Dayalı Dikey Ölçekleme Yöntemlerinin Karşılaştırılması

In this research, a vertical scaling study based on Item Response Theory was conducted by using two different datasets and vertical scaling results obtained by different calibration methods and different proficiency estimation methods (maximum likelihood, expected prior distribution, maximum prior distribution) are compared.Bu araştırmada iki farklı veri seti kullanılarak Madde Tepki Kuramına dayalı dikey ölçekleme çalışması yürütülmüş, farklı kalibrasyon yöntemleri (ayrı ve eş zamanlı kalibrasyon) ve farklı yetenek kestirim yöntemleri (maksimum olabilirlik, beklenen önsel dağılım, maksimum önsel dağılım) kullanarak elde edilen dikey ölçekleme sonuçları karşılaştırılmıştır

Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin kurum imajına etkisi

Günümüzde, değişen ve gelişen dünya düzeniyle birlikte, kuruluşların sadece ürün ve hizmet üreterek pazarda farklılık yaratabilmesi ve rekabet avantajı sağlayabilmesi neredeyse imkansız hale gelmiştir. Küreselleşme olgusu, ekonomik ve teknolojik alanlarda yaşanan gelişmeler ve hedef kitlelerin bilinçlenmesi pazarda rekabeti arttırırken, “kurum imajı” kavramı şirketler açısından git gide önemi artan, yükselen bir değer haline gelmiştir. Kurumlar, hedef kitlelerin nezdinde pozitif ve sağlam bir kurum imajına sahip olmak istemekte ve bu amaçla çeşitli yönetim stratejileri uygulamaktadırlar. Kurumsal sosyal sorumluluk, hedef kitlelerin kuruma ilişkin olumlu algılarının oluşmasında rol oynayan en önemli kavramlardan biridir. Günümüzde, iş dünyasına dair yaklaşım, şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluğu iş stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak ele almaları ve içinde bulundukları topluma katkı sağlamaları gerektiği yönündedir. Bu anlayış doğrultusunda, bu çalışmanın temel amacı, kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin kurum imajına etkilerini açıklamak ve uygulama bölümü ile bu etkileri incelemektir. ABSTRACT Making difference and providing competitive advantage by producing only product and service has become almost impossible for the corporations with changing and developing world order nowadays. While globalization fact, developments in the economical and technological fields and awareness of target audiences increase the competition in the market, concept of “corporate image” has become a rising value which is increasing in importance gradually in terms of companies. Corporations demand to have a positive and firm corporate image in the presence of target audiences and apply miscellaneous management strategies for this purpose. Corporate social responsibility is one of the most important concepts taking part in the constitution of target audiences’ positive perceptions about corporation. Approach in terms of business world is the fact that companies should consider corporate social responsibility as an integral part of business strategies and they should contribute for their own society nowadays. In accordance with this understanding, basic purpose of this study is to explain effects of corporate social responsibility activities on the corporate image and to inspect such effects with application part

Novel phosphorus-containing cyclopolymers from ether dimer of tert-butyl alpha-hydroxymethyl acrylate

A new acrylate monomer with phosphonic acid ester groups was synthesized from the reaction of the acid chloride derivative of the ether dimer of tert-butyl alpha-(hydroxymethyl) acrylate with diethyl hydroxymethyl phosphonate. Bulk polymerization of this monomer at 75-77degreesC with 2,2'-azobisisobutyronitrile (AIBN) gave soluble cyclopolymers. The T-g value of the cyclopolymer was 44degreesC, and produced a char yield of 36% at 580degreesC. The phosphonate monomer was copolymerized with the ether dinner of tert-butyl alpha-(hydroxymethyl) acrylate in different ratios. The T-g of the copolymers decreased with increasing amounts of the phosphonate monomer in the copolymers, with the values of 148, 105 and 93degreesC for the copolymers containing 10, 30 and 50 mol% phosphonate monomer in feed, respectively. The char residues of the copolymers increased with the incorporation of the phosphonate monomer. The selective hydrolysis of the phosphonate monomer with trimethylsilyl bromide (TMSBr) gave a monomer with two phosphonic acid groups. The polymerization of this monomer at 70-75degreesC with AIBN was unsuccessful; however, this monomer was copolymerized with the ether dimer of tert-butyl alpha-(hydroxymethyl) acrylate and its carboxylic acid derivative

Fusarium graminearum'un mitokondrisinde bulunan cox3'ün karakterizasyonu

Sitokrom c oksidaz (kompleks IV) mitokondride bulunan büyük bir transmembran proteinidir ve ETZ’ndeki son elektron alıcısıdır. Enzim ETZ’nde oksidasyonla açığa çıkan elektronların moleküler oksijene aktarılmasından sorumludur. Heteromultimerik enzimde bakterilerle paylaşılan üç alt birimden biri cox3 geninin ürünü olan COIII alt birimidir. Diğer iki alt birimden farklı olarak işlevi henüz tam olarak aydınlatılmamıştır. Bu çalışmada cox3 geninin karakterizasyonu bitki patojenlerinden Fusarium graminearum’da gerçekleştirildi. Bu amaçla Türkiye ve İran’dan örneklenmiş, morfolojik ve genetik özelliklerine göre tanımlanmış 45 adet izolatın mitokondri DNA’sı izole edildi. Biyoinformatik araçlar kullanılarak tasarlanan özgün primer çifti ile cox3 gen bölgesi polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile çoğaltıldı. 527 bç’lik çoğaltım ürünü 39 izolattan elde edildi. Çoğaltım ürünleri saflaştırıldıktan sonra nükleotid dizi bilgisi Sanger yöntemi ile belirlendi. Nukleotid dizilimleri CLUSTALW programı kullanılarak hizalandı. İzolatlar arasındaki ilişki BLASTN analizi ile belirlendi. Gen üzerindeki nükleotid değişimlerinin okunma çerçevesinde neden olduğu değişimler ORF FINDER programı ile belirlendi. 26 izolatta cox3 geninin ORF’sinin (135-372 bç) farklı boyutta (37-123 amino asit) polipeptid zincir sentezi için şifre taşıdığı belirlendi. Tek nükleotid polimorfizmleri ve delesyonların cox3 genindeki yaygın varyasyonlar olduğu ve çerçeve kaymasına yol açarak farklı polipeptidlerin sentezine neden olduğu gösterildi. Elde edilen bulgular tür içinde divergensin ve bireyler arasındaki filogenetik ilişkinin belirlenmesine katkı sağladı. Çalışma F. graminearum’da ilk defa cox3 geninin karakterizasyonunun yapılması ve populasyon yapısı hakkında bilgi sağlaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Yapılacak ileri analizler bu değişimlerin farklı işlevli polimorfik protein alt birimlerinin sentezlenmesine mi ya da işlevsel olmayan ürünlerin birikimine mi yol açacağını ortaya koyması bakımından da önemli olacaktır

Synthesis and copolymerization of new phosphorus-containing acrylates

Two phosphorus-containing acrylate monomers were synthesized from the reaction of ethyl alpha-chloromethyl acrylate and t-butyl alpha-bromomethyl acrylate with triethyl phosphite. The selective hydrolysis of the ethyl ester monomer with trimethylsilyl bromide (TMSBr) gave a phosphonic acid monomer. The attempted bulk polymerizations of the monomers at 57-60 degreesC with 2,2'-azobisisobutyronitrile (AIBN) were unsuccessful; however, the monomers were copolymerized with methyl methacrylate (MMA) in bulk at 60 degreesC with AIBN. The resulting copolymers produced chars on burning, showing potential as flame-retardant materials. Additionally, alpha-(chloromethyl)acryloyl chloride (CMAC) was reacted with diethyl (hydroxymethyl)phosphonate to obtain a new monomer with identical ester and ether moieties. This monomer was hydrolyzed with TMSBr, homopolymerized, and copolymerized with MMA. The thermal stabilities of the copolymers increased with increasing amounts of the phosphonate monomer in the copolymers. A new route to highly reactive phosphorus-containing acrylate monomers was developed. A new derivative of CMAC with mixed ester and ether groups was synthesized by substitution, first with diethyl (hydroxymethyl)phosphonate and then with sodium acetate. This monomer showed the highest reactivity and gave a crosslinked polymer. The incorporation of an ester group increased the rate of polymerization. The relative reactivities of the synthesized monomers in photopolymerizations were determined and compared with those of the other phosphorous-containing acrylate monomers. Changing the monomer structure allowed control of the polymerization reactivity so that new phosphorus-containing polymers with desirable properties could be obtained. (C) 2003 Wiley Periodicals, Inc